11 Ekim 2007 Perşembe

dostlar ve dost bildiklerimize sevgilerimle !!!

İnsanlık alemi, içinde bulunduğu yüzyıl içerisinde, belki de her zamankinden çok daha fazla üç şeye şiddetle ihtiyaç duymaktadır. Dostluk, barış ve kardeşlik.

Düşünelim bir defa. Dünyanın her köşesinde kayıtsızca kan dökülmektedir. Dünyanın her köşesinden barut kokusu yayılmaktadır. Televizyon ekranları, insanların hemcinslerini yok etme konusundaki gayretlerini, bir spor karşılaşması niteliği ile seyircilerine aktarmaktadırlar... Nedir bu kabus?! Nedir bu vahşet?!

Şurası gün gibi aşikardır ki insanlık; dostluk, barış ve kardeşlik gibi kavramları temel prensip haline getirmedikçe, bu karanlık gecenin sabahı olmayacaktır.

Dostluk öyle bir silahtır ki, en güçlü düşmanlar bile onun karşısında boyun eğmek durumunda kalmışlardır. Güzel bir özdeyiş, bu gerçeği ne güzel vurguluyor: "Bir düşmandan kurtulmanın en iyi çaresi, onu kendine dost etmektir." Gerçekten de öyledir. Yeter ki, dostluk yolu üzerinde ot bitmesine müsaade edilmesin.

Dostluk deyince, hemen belirtelim ki, gerçek dostluk bizim tarifimizin içine girmektedir. Yoksa iki yüzlü dostlar, belki de en kötü düşmandan da daha kötüdür. Büyük düşünür Sokrates, bir gün bir ev inşa eder. Etrafında toplanan dostları, evin oldukça küçük olduğunu belirtirler. Büyük filozofun verdiği cevap gerçekten çok ilginç: "Ah, keşke bu evin alabileceği kadar gerçek dostum olsa!"

Dostluğun doğal bir sonucu ise barıştır. İnsanların birbirlerine sevgiyle bakması birbirine güvenmesi demektir. Toplum huzurunun, daha geniş bir ifade ile dünya huzurunun vazgeçilmez reçetesidir. Ulu önder Büyük Atatürk, bunu tek cümle ile ne güzel ifade etmiştir: "Yurtta barış, dünyada barış" karanlık dünyamızın bu ilkeye ve bu ilkenin aydınlatıcı ışığına ne kadar muhtaç olduğunu hepimiz görmekteyiz.

İnsanlık aleminin geleceğini teminat altına alacak sigorta niteliğindeki önlemlerden biri de kardeşliktir. Bu duygunun hakim olduğu bir toplumda ne bir kargaşa, ne de herhangi bir uyumsuzluk beliremez. Sevgi ve saygı esasına dayanan yaklaşımlar, kardeşlik anlayışını perçinleyen öğelerdir.

Çağımız insanı, teknolojinin kendisine sunduğu imkanlar sayesinde mutlu bir hayat yaşayabilir. Ancak unutmayalım ki, insanlığın yıkımı, yine insanoğlunun içinde bulunan kin, düşmanlık ve ihtiras gibi duygular yüzünden olacaktır.Ancak ne yazıkki bazen bu bahse konu duyguları besleyenler çok yakınımızda bulunan ve hiç tahmin etmediğimiz insanlar olabilir.Üstelikte siz onlara tamamen dürüstsünüzdür ;işte asıl acı olan da budur sanırım.Belkide insanoğlu bu kadar açık olmaya ve dürüstlüğe alışık değil siz ne kadar net anlatmaya çalışırsanız çalışın sizin anlattıklarınız onların düşünceleriyle birleşip şekillendiğinde bambaşka bir anlama dönüşüyor.neyseee bayram akşamı bu kadar umutsuzluk yeter !unutmamak gerekir ki Yaşadığımız yüzyılda dünyamızın huzuru ancak dostluk, barış ve kardeşlikle sağlanabilir. Tüm insanlık hep dost kalsın, kardeş olsun, barış içinde yaşasın...
HERKESE MUTLU BAYRAMLAR DOSTLAR ................

Hiç yorum yok: