15 Kasım 2007 Perşembe

Sonbahar Bazen de Yeşermek İçindir

Uçmayın güvercinler boşuna,

Ebemkuşağı yine belirme güneşin ötesinde

Hey martılar!size söylüyorum çığlık atmayın

Bir kuş gibi gökyüzünde süzülen tayyareler

Şiirler yazamam size

Ne olur çıkmayın gökyüzüne

Size bakmıyorum zira

Orada kıvırcık bir bulut var

Onadır gözlerimdeki sevda.

Her şey söylenebilir bir “öteki” için çünkü her şey ama her şey onun içinde gizlidir.”Öteki” başka bir şeydir.Başkadır önce değildir,eskisi yada eskileri gibi.Öteki başkadır.Bir kitabın sayfasıdır kesin,belki elli birinci sayfadır,elliye kadar yaşananları unutup ayrı bir başlığa başlanan,belki kırk dokuzdur elliye ulaşmaya çalışan ama beraberdir inan,ayrı değildir “öteki”’nden.Ayrılmazlar asla,bu yüzden ötekidir.Hem sorarım size 51’in nesi fazla,49’un neyi eksik?

Karanlıkta yol gösteren ve diğerlerinden daha çok parlayan kutup yıldızı ötekidir.

Ötekidir,eski bir istasyonda herkesin bindiği dala konmayıp akıma kapılan acemi bir güvercin.

Denizi olan bir şehir ötekidir,olmayanına nispet.

Ötekidir ak bir sayfa,parmak uçlarında çevrilmiş önceki bütün kara sayfalara müspet.

Aşk da böyledir,farklıdır sürüp giden bir acıya göre,aşk acıdan sonra başlar ama ayrı değildir acıda aşktan.Aşk başlar,acı biter.

Nevzat Çelik’e göre bir atlıkarıncadır,belki de bu yüzden.

“Acı ve Aşk birbirine söz vermiş iki atlı karıncadır,takip eder birbirini ama yakalamaz asla “ötekini”.”

Aşk ötekidir.

Adını bildiğim bir çiçek,ötekidir bilmediğine nispet.

Okulu asıp sessiz bir lojman boşluğuna sığınan mavi önlüklü çocuk ötekidir.

Bir tan vakti,bir de akşam üstü çıkan,ufuk kızıllığında yankılanan yani ne siyah ne beyaz,ne gündüz ne gece olan turuncu’dur öteki olan.

Ötekidir,şemsiyelerini yer ıslanmasın diye açan şairler.

Bilmem izlediniz mi 1900 adlı filmi.Okyanustaki bir gemide bulunmuş çocuğun hikayesidir.O çocuktur,daha sonra geminin balo salonunda piyano çalan bir büyük adam olacak.Doğduğu günden beri karaya ayak basmayarak,her şeyi o dev geminin içinde yaşayacak olan da o adamdır.Bir kere olsun okyanusu karadan izlemeyecek olanda o’dur.Dünyanın en iyi piyanisti de.

Bu dünyaca ünlü piyanisti sadece Avrupayı 20.yy’ın başında Amerikaya taşıyan gemiye binenler görebilir.Yani eski olan her şeyi bir yana bırakıp çok fazla bilmediği yeni bir yere yerleşmek için cesaret edebilenler.Yani risk alabilenler.

Belki de bu yüzden dünya dillerinde sadece Çince’de yan yana gelmiş iki kelimeyle anlatılır risk;imkan ve tehlike.

Belki de bu yüzden Akgün Akova’nın şiiri bunu en iyi tanımlar;

“gittiğim bütün hekimler aynı şeyi söylediler

söz birliği etmişçesine

‘aşk hastalığıdır bunun adı

ve çok sarsar insanı bu yaştan sonra’

oysa ne yalan söyliyeyim,

ben yalnızca bir kuyruklu yıldıza çarptığımı sanmıştım

yaşamın çıkmaz sokaklarında yürürken

yüreğim bir patlamayla aydınlanınca.”

Belki de değil,

kesinlikle bu yüzden bu kadar çok aşka benzer,kalbimin orta yerinde açan çiğdem

1 yorum:

Ñé×ëÑ®§ dedi ki...

"Öteki" bu kelime hakkında hiç bu kadar düşünmemiştim. Hatta 'ötekiler'i izlemiş olsam bile:=)

Benim bu yazıdan anladığım 'öteki'; sadece bir referans... 'Yeni' ye zorlu bir kıyas. Azbilineninin, bilinen önünde verdiği savaş...

1900 filmi ilginçmiş bu piyanisti merak ettim araştırıcam:=) ancak hoş olan.. yer değiştirenlerin, yerdeğiştirmeyenlerle aynı gemide olduğu fikri hoşuma gitti..